tag:blogger.com,1999:blog-68371007350199981612024-03-13T04:18:08.163-07:00hayatımın yüzde50si: YAZMAKzilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.comBlogger11125tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-56206531558481216062009-10-26T17:14:00.000-07:002009-10-26T17:20:04.788-07:00<span style="color: rgb(0, 0, 153);">Elif Şafak'ın Ekim 2009 TimeOut İstanbul'daki söyleşisinden yazmak ile ilgili parçalar. Kim demiş planını yapmadan kurgusu güzel roman yazılamaz diye? </span><br /><br />- Her yazar okunmak ister, yazdıklarının beğenilmesini ister. Aksini söyleyenlere pek inanmıyorum. Ancak beğenilme kaygısı kitap çıktıktan sonra meşru bir kaygı. Eğer yazarken "Eyvah, bunu böyle yazsam severler mi?" dersek hikayenin samimiyeti zedelenir. Bu benim için önemli bir kriter. Kendimi hikyenin akışına, karakterlerime teslim ediyorum. Onlar kukla değil, canlı."<br /><br />- Romana başlarken ne yazacağımı bilmem, bilmek de istemem. İsterim ki hikaye yazıldıkça gelişsin, kendi kendini yoğursun. Kahramanlar anlatırlar bana ne yöne gitmek istediklerini. Romanlarım yazarken beni de şaşırtır. Romancılık benim için sadece akıl işi değil ki aşk işi. Aşkı önceden tartmak mümkün mü?zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-72100977435199812442009-10-20T11:07:00.001-07:002009-10-26T17:25:04.594-07:00Yazı hem yaratma hem de düşünme disiplinidir<span style="color: rgb(0, 0, 153);font-size:85%;" >Yine Murathan Mungan'dan, pek severim kendisini, bu aralar da onun kitaplarını okuyorum hep. Tesdüfen de bu aralar okuduğum yazılarının çoğunda "yazmak"tan bahsediyor. </span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Yazılar boyunca insan yalnızca düşündüklerini yazmaz, aynı zamanda yazarken düşünür. Yalnızca aklımıza gelen şeyleri oturup yazmayız, birçok şey, yazmak için oturduğumuzda aklımıza gelir. Çünkü yazı, üzerinde düşündüğümüz konunun bizi kuşatmasına izin vererek bizi derinleştirir. Yazarken yalnızca düşüncelerimiz olgunlaşıp gelişmezi aynı zamanda yazı tekniğimiz de gelişir, anlatım biçimlerimiz çeşitlenip zenginleştikçe daha iyi yazmayı öğreniriz. </span><br /><br /><span style="color: rgb(0, 0, 0);">Yazı yazmayı sürekli bir eyleme ve disipline dönüştürdükçe, hem düşündüklerimizi ifade etmede, hem yeni düşünceler üretmede yetkinleşiriz. Yazı yalnızca bir yaratma disiplini değil, aynı zamanda bir düşünme disiplinidir de...</span>zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-61183408789946016142009-10-15T14:08:00.000-07:002009-10-26T17:24:47.951-07:00Önemli olan içerik değil, işleniş ve üsluptur!<span style="font-style: italic;">Murathan Mungan'ın iki ayrı yazısından parçalar: </span><br /><br />Geleneksel malzemeden yararlanmak çoğu kez "kolaycılık" sanılır ve bu tür suçlamalarla karalanır. Kuşkusuz bir malzeme "kolaycı" biçimlerde kullanıldığı gibi, kolaycı olmayan biçimlerde de yeniden üretilebilir. Bütünüyle bir yaklaşım, bir yönlem ve işleyiş sorunudur bu. Gelenekselden yaralanmak ya da geleneksel malzemeyi kullanmak sanıldığı kadar kolay değildir. Tam tersine gelenksel malzemeyle ilişki kurmak, yerine göre yenilikçi ya da öncü bir şey yapmaktan daha büyük sorumluluklar içerir.<br /><br />*****<br /><br />Başından türlü-çeşitli maceralar geçmemiş, içinde renkli çarpıcı kişilerin yer almadığı, fırtınasız, sakin, düşük kadrolu, dar bütçeli, sıradan, gündelik, renksiz, hatta bomboş bir hayattan da roman çıkartılabilir. Cevher hayatta değil romancıdadır. Tanık olduğunuz ya da dinlediğinizde size hiç ilginç gelmeyen sıradan bir hayattan yola çıkan iyi bir romancı, herkes tarafından ilgiyle okunabilecek bir roman yazabilir.zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-13894217310871181682009-10-11T06:39:00.000-07:002009-10-26T17:24:35.247-07:00yazıdaki "mimari bütünlük"Bence "dramatik bütünlük" bir mimari yapı ölçüsüdür.<br /><br />Dramatik yazın sanatında -öykü,roman, oyun, senaryo- bir gereklilik olarak "dramatik yapı"dan söz ettiğimiz anda bir mimari önkoşuldan da söz ediyoruz demektir.<br /><br />Yazınsal yapıtın da üzerinde yükseldiği bir zemini, katları, bölmeleri, kendini ayakta tutan iskeleti ve bütünlenip tamamlandığı bir çatısı vardır. Okurda tamamlanmışlık, bütünlük ve doygunluk yaratan şey, yapıtın kendi mimarisini kat etmesidir.<br /><br />Yazılı ya da sözlü söyleşilerimin çoğunda, kendimle ve yapıtlarımla ilgili soruları yanıtlarken yazarlığımda güttüğüm "mimari bütünlük" kaygısından sıklıkla söz ederim. Her yapıtın kendi içinde sahip olması gereken mimari bütünlüğün yanı sıra, farklı tarihlerde yazılan şiirler ya da öyküler kitaplaştırılırken de, gene bir bağlam etrafında bir mimari bütünlük göz ettiğimi söylerim.<br /><br />Yazarı tarafından amaçlanmış olsun ya da olmasın, her yapıtın kendi içinde göz ettiği çıplak gözle görülemeyen bir teknik çizim vardır. Yazar tarafından özel olarak amaçlandığı durumlar dışında teknik çizimin çıplak gözle görülebilir olması, o yazarın hünersizliğine işaret eder. Yazın söz konusu olunca, metnin teknik projesi, bütün içinde kendini eritebilmeli, malzemeyle karışıp hemhal* olabilmelidir.<br /><br />Yalnızca klasik yazın örnekleri için değil, öncü ve deneysel metinler için bile sağlam bir dil duygusu kadar güçlü bir "mimari duygu" da gerekir.<br /><br /><span style="font-weight: bold;">MURATHAN MUNGAN</span><br />XXI dergisi Mayıs- Haziran 2000 sayısındaki "Mimarın Gözleri" isimli yazıdan<br /><br />* "hemhal": bütünleşmek, birliktelik özelliği göstermekzilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-64029393798256998672009-07-06T10:34:00.000-07:002009-10-26T17:24:22.020-07:00Sonuç olarak biz gazeteciyiz ve dinlenme aralarında bile, bizim için takip edilecek, eleştirilecek, incelenecek, yorumlanacak bir şeyler olduğunu unutamayız. (Donatella Piatti)<br /><br />Bendeniz uzun yıllardan beri profesyonel deformasyon dedikleri meslek hastalığından mustaribim: "Off the record" diye not düşülmeyen bütün yazılı belgeleri açıklarım. Gazetecilik alışkanlığı işte.<br />(Mine G. Kırıkkanat)zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-60394389321265134222009-07-05T12:43:00.000-07:002009-10-26T17:23:44.277-07:00Yazarlardan yazarlık tüyoları - 3<span style="font-weight: bold;">Tuna Kiremitçi</span><br /><br />Yeteneğinizden ne kadar şüphe duyarsanız, iyi bir eser ortaya koyma şansınız o oranda artıyor.<br /><br />İlk romanıma bütün sıkıntılarımın tavan yaptığı bir gecede başladım. 17 yaşındaydım ve yazmaya başlamadan yarım saat önce onu yazacağımı bilmiyordum. Sadece hayatıma yeni bir pencere açma ihtiyacı hissediyordum. Eskiden de roman yazmak gibi bir düşünem vardı; ama kendimi hazır hissetmiyordum. Kendimi hiçbir zaman hiçbir şeye hazır hissetmeyeceğim ben, dedim. Oturup bir sayfa yazayım, beğenmezsem devam etmem, dedim. O ilk sayfayı yazmam, yazarlık kariyerimin dönüm noktasıdır diyebilirim.<br /><br />Ben saf yetenek diye bir şey olduğuna inanmıyorum açıkçası.Eluard'ın sevdiğim bir sözü var: "İlk dize Tanrı'dan gelir, geri kalanı ise matematik ve çalışmadır." Yani Tanrı'dan gelen o ilk dizeyi ortaya çıkarabilmek herhalde yetenekle ilgili bir şey. Açıklanamaz. Ama geri kalanı insanın kendisini organize edip çalışmasına dayanıyor bence.<br /><br />Yeteneği - ki ben yaratıcılık demeyi tercih ederim- ölçmenin bir birimi yok. Onu gördüğünüz zaman anlayabiliyorsunuz sadece. Bir şeyle karşılaşıyorsunuz ve o güne kadar bildiklerinizin hiçbirine benzemiyor. Bunu ortaya çıkaran şey yetenek bence, yani yaratıcı dürtü. Fakat bu yola giden adresi kimse bir diğeri için gösteremez.<br /><br />Çalışma, deneyim ve birikim denilen şeyler matematiğini oluşturuyor bu işin. Ne kadar çok üretirseniz o kadar çok yanlış yapıyorsunuz ve o yanlışlara bakarak ders çıkartıyorsunuz.<br /><br />Her gün çalışıyorum ama her gün çok iyi sonuç aldığımı söyleyemem. İkişer sayfa yazdığım zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Bilgisayarda 14 punto New York Times karakteri ile yazıyorum.<br /><br />Ne yazacağımı pek düşünmem. Oturup yazmaya başlarım. Ne yazacağımı düşünürsem asla oturup yazamam çünkü.<br /><br />Yazarken insanın zevk alması gerekir. Burada püf nokta şu: Bir evi yapan mimar keyif alırsa o evin içinde yaşayan insanlar da keyif alırlar. Benim okumaktan hoşlanacağım kitaplar yazmaya çalışıyorum. Bir kitabı bitirdikten sonra kendime şunu sorarım: Bunu başkası yazmış olsa okumak benim hoşuma gider mi?<br /><br />Bir yazar adayı ne zaman vazgeçmeli? Kaçıncı reddedilişte? Beatles bile plaklarını bastırmadan önce defalarca reddedilmiş bir grup.<br /><br />Hangi yayınevlerinin ne tür kitaplarla ilgilendiğini belirleyip, dosyaları doğru adrese yollamak ise sonuca gitmek açısından çok önemli bir öncelik.zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-63926787366103209042009-07-05T06:26:00.000-07:002009-10-26T17:23:11.831-07:00Yazarlardan yazarlık tüyoları - 2Ahmet Ümit'ten sonra bu sefer de <span style="font-weight: bold;">Ayşe Kulin</span>'den en ilgimi çekenler...<br /><br />Gazetelik serüvenim oldukça hazindir. Ben kadrolu olarak Güneş ve Dünya gazetelerinde, pek çok dergide çalıştım. Cumhuriyet gazetesi için çeşitli röportajlar yaptım ve sanat sayfalarına yazılar yazdım. Konuştuğum kimselerin cümlelerinin sonunu başını atlayıp, ortalarını manşetlere taşıyamadığım, maksatlarını aşan cümleleri konu başlığı yapamadığım ve kimsenin üzerine gidemediğim için son derece kötü bir gazetecilik örneği sergiledim.<br /><br />Biyografiler dışında öykünün sonunu bilmeden çıkarım yola. Öykü ya da roman karakterleri bana kendi serüvenlerini dikte ederler.<br /><br />İyi cümleler kullanmanız gerekir. İyi cümle, derli toplu, kısa ve anlaşılırdır. Tık diye ne demek istediğini anlatır. İyi bir metin de ancak iyi cümlelerden oluşur.<br /><br />Yayıncı bulabilmek için 25 yıl beklemiş biri olarak, genç yazarlara tavsiyelerde bulunmaya ehil değilim. Sadece iyi bir gözlemci olmalarını ve çok okumalarını önerebilirim.zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-31015711432973354872009-07-04T10:35:00.000-07:002009-10-26T17:22:30.534-07:00Yazarlardan yazarlık tüyoları"Haftalık" dergisinin 2005 yılındaki 122.sayısında "Kitap yaz hayatın kurtulsun" diye bir yazı dizisi yayınlanmış. Çeşitli yazarlar, nasıl yazar olduklarını ve yazar olmak isteyenlerin neler yapması gerektiğinden bahsetmişler.<br /><br />"AHMET ÜMİT"in söylediklerinden benim ilgimi en çok çekenler:<br /><br />Hemen yazar olunmuyor ki... Yazdıkça oluyorsun. Ben yazar olacağım demekle olunmaz. Sürekli yazmadığınız sürece yazar olamazsınız.<br /><br />Yazarın dünyayı değiştirmesi gerekir bence. Bu dünyanın değiştirilmeye ihtiyacı var çünkü. Edebiyat da buna hizmet etmeli.<br /><br />Devrimci genel görüşün zıddını savunur ya. Bu aslında sanata da uyan bir şey. Bence inandığın şey farklı ve aykırı olmalı. Baktığın yer farklı ve aykırı bir yerse ona uygun bir metin çıkarmalısın. Ama farklı ve aykırı olmak adına gerçeği bozmaktan bahsetmiyorum burada.<br /><br />Yetenek bence yaratılmış olandan farklı bir yapı, bir üslup bulmaktır. Bunu başarabilen insan yeteneklidir.<br /><br />Bir romana başlamadan önce kafamda bitriyorum hikayeyi. Önce kurgusunu yaparım ve bölümleri yazarım. Sonra karakterlerin boyları, posları, giyimleri, konuşma tarzları. Sinopsis gibi. Kafamda her şeyi yazmaya başlamadan önce bitiririm.<br /><br />En önemli kriter yazarken keyif almak. Yazını sıkıntıyla yazarsan yazar okur onu anlar.<br /><br />Beni besleyen esas olarak hayat. Üçüncü sayfa haberleri de olabilir, arkadaşlarımın başlarına gelenler, karikatür, sinema. Çok kötü de olabilir bir film ama bir ayrıntısından bir roman çıkabilir.<br /><br />Bir kere yazabileceğine inanacaksın. Sen inanırsan başkaları da inanır. Bin kere reddedilirsen bin kere yapacağım diyeceksin. Kundera'nın bir lafı vardır: "Yazarlık aslında kendi egonu başkalarına kabul ettirme sanatıdır."<br /><br />Sürekli yazarsan ve iyi bir şey yazarsan mutlaka yayınlatırsın. İkincisi çok yazacaksın çok okuyacaksın abi. Başka da benim söyleyebileceğim bir şey yok.zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-6780045006470681912009-06-16T15:30:00.000-07:002009-10-26T17:24:01.063-07:00tek formül: magazin!Emin Çölaşan'ın kitabını okudum, "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi".
<br />
<br />Kitap gazeteciliği öğretmek için yazılmış bir kitap değil biliyorum, Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten kovulma hikayesi... O da gayet ilgi çekici; ama bu blog ve benim yazma hevesimle gayet alakasız.
<br />O yüzden ben yine de o kitaptan "yazmak" ile alakalı aldığım mesajlardan bahsedeceğim.
<br />
<br />İlki şu cümle: <meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cwert%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]-->"Benim patronum okuyucudur."
<br />İkincisi: "<meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cwert%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]-->İzne çıkarken okuyuculara duyduğum saygı gereği mutlaka bir şey yazıyorum. Bazılarının yaptığı gibi köşelerde “Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanmaktadır.” Gibi klasik cümleyi kullanmayı ayıp sayıyorum."
<br />Ve üçüncüsü: <span style="font-family:georgia;">"</span><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link style="font-family: georgia;" rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cwert%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><span style=";font-family:georgia;font-size:12pt;" >Oysa gazetecilik hevesle, heyecanla yapılması gereken işlerin başında gelir.</span><span style="font-family:georgia;">"</span>
<br /><span style=";font-family:";font-size:12pt;" >
<br /></span><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cwert%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;</style><span style=";font-family:";font-size:12pt;" ></span>Az ama öz öğüt: Okuyucunun görüşlerini dikkate al, onlara saygı göster ve hevesinle heyecanını kaybetme!
<br />
<br />Bir de Ertuğrul Özkök'ün konuşmasından bir parça var: <meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><link rel="File-List" href="file:///C:%5CDOCUME%7E1%5Cwert%5CLOCALS%7E1%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]-->"Arkadaşlar Hürriyet olarak eylül ayından itibaren yeni bir gazetecilik anlayışı başlatıyoruz. Millet artık siyasetten bıktı. Magazin ve renkli yaşam ağırlıklı olacağız. Gazete magazine dönüyordu ve döndü…"
<br />
<br />İlke olarak doğruluğu tartışılır; ama uygulamadaki doğruluğu kesinlikle tartışmasız. Şimdiye kadar insan ilişkileri bakımından güzel analizleri olan yazılarım da, eğitim sistemini eleştiren yazılarım da asla "öpüşme", "magic mushroom" gibi içerikleri olan yazılarım kadar ilgi görmedi. Dilleri daha güzel, yazı kalitesi daha yüksek de olsalar, konu olarak çekmediler. İlk defa yüzlerce mail alıp, kendimi yazar hissetmemi sağlayan yazının konusu "öpüşme"ydi, şimdi de iki gün anasayfada kalan yazım "magic mushroom" içerikli yazım oldu.
<br />
<br />Amaç ilgi çekmek ve okunmaksa içerik formülü budur demek ki...
<br />zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-15103593375936136032009-06-14T05:23:00.000-07:002009-06-14T05:34:24.436-07:00sadece seksle kışkıran okur!Yazmanın sınırları nedir? Neler yazılabilir, neler yazılamaz? Hatta daha da ötesi yazıda sınırlar olmalı mıdır, yoksa bütün sınırlar kaldırılmalı mıdır? Bu soruların cevabını verebilmek için öncelikle kime hitab edildiğinin bilinmesi gerekiyor sanırım.<br /><br />Peki ya böyle sabit bir kitle yoksa? Bir gün bir üniversitenin profesöründen tebrik dolu bir mail alıyorken sadece 20-30 yaş arası, ciddice yazılardan hoşlanmayanlara köpük bir şeyler yazıyorum demek doğru mudur?<br /><br />Hayatımda ilk defa bir yazıyı yollayıp yollamamak arasında tereddütte kaldım dün. Ben işe başlarken, "Asla kalemini sakınmanı istemiyorum. Aynen şimdiki gibi, cesurca korkusuzca yaz. Sana hiç bir şekilde sansür veya konu çerçevesi gibi sınırlar getirmeyeceğim. Taze kan istiyorum, yazılanlardan ve milyonlarca örneği olanlardan farklı şeyler istiyorum. O yüzden kendini sıkmadan aynen şimdiki gibi kalemine ne gelirse yaz" diyen baş editörün güveni varken ve canım istediğinde kendimi haklı çıkarabilecek onlarca gerekçe bulma yeteneğine sahipken yolladım gitti. <span id="ctl00_placeholder1_yorumrp_ctl00_ylb1"><br /><br />"Sen bunları anlatarak kendine yazar diyorsun bir de üstüne para mı alıyorsun?"<br />Bu mudur budur! Bu kadarcık mıdır? Yani öpüşme fetişim var dediğimde mail kutumu taciz eden insanların uyuşturucuya tepkisi bu mudur, türbana karşılık nereme ne bağlasam dediğimde hakaretlere girişenler bu konuda bu kadar tepkisiz midir?<br /><br /></span><span id="ctl00_placeholder1_yorumrp_ctl00_ylb1">"Sen bunları anlatarak kendine yazar diyorsun bir de üstüne para mı alıyorsun?" cümlesi eleştiri bile sayılmayacak bir cümle. Kendime yazar demiyorum ne de olsa, daha hiç para da almadım bu yazılarıma karşılık olarak... Ama tanımsız bir haz duyuyorum. Kışkırtmak istiyorum insanları, kızdırmak, sinirlendirmek, duygularını harekete geçirmek, tabularını savunuşlarını görmek istiyorum. Bu beni inanılmaz motive eden bir şey. "Evet doğru yoldayım, yazmaya devam Sezen" dedirten bir şey...<br /><br />Ama sanırım insanlardan o tepkileri almak için cinsellik yazmak şart! (?) </span>zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6837100735019998161.post-27157163542269395532009-06-13T06:45:00.001-07:002009-06-13T07:56:56.019-07:00önsöz<span style="color: rgb(255, 102, 0);">- Ben bir yazar mıyım?</span><br /><br />Yazar yerine, yazmaya zaman ve emek harcayan, bundan büyük bir keyif alan, yazmadığında da kendisini eksik hisseden biri olarak tanımlanmayı tercih ederim. "Daha çok fırın ekmek yemen lazım" derler ya, o misal.<br /><br />Ancak hayatımda bir boşluk var da, o boşluk yazdıkça doluyormuş gibi hissettiğim için aralıksız yazıyorum.<br /><br /><span style="color: rgb(255, 102, 0);">- Yazmaya ne zaman başladım? </span><br /><br />Okumayı ve yazmayı öğrendiğim ilk yıllardan beri günlük tutuyorum. İlkokuldayken Milliyet Kardeş dergisinin kompozisyon ve hikaye yarışmalarında ödül almamla birlikte, yazıya karşı şevkim arttı ve yazmak hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.<br /><br />Sonra 14 yaşında Ayla Kutlu'ya mektup ile kafa tutuşum ve ondan cevap olarak cümle kuruluşlarıma ilişkin övgü dolu, asla yazmayı ve okumayı bırakmamı öğütleyen bir mektup alışım var.<br /><br />Ardından İnci Aral, kendisine yaptığım bir kitap eleştirisinin üzerine, "en iyisi geçinen eleştirmenin bile yakalamadığı bir noktayı yakalaşmış olmamı" kutlayarak, bana imzalı bütün kitaplarını yollamış ve hepsini eleştirmemi rica etmişti. Lisedeydim daha. Dürüst olmak gerekirse korktum. Diğer kitaplarını o kadar iyi eleştirememekten, "Ya gerçekten iyi değilsem?" ile yüzleşmekten... Ve yazmayı bıraktım. Bir kaç sene günlük dışında hiçbir şey yazmadım.<br /><br />Üniversite Radikal Genç ile birlikte yeniden başladım. Üstelik bu defa yazılarımı okuyanlardan tebrik veya eleştiri mailleri alıyordum. İnanılmaz bir histi. O zaman emin oldum, benim hayatımda yazı olmalıydı ve ben yazdıklarımı başkalarıyla özellikle de tanımadığım kişilerle paylaşmalıydım. Kendime sakladığım yazılar bu kadar keyif vermiyordu.<br /><br /><span style="color: rgb(255, 102, 0);">- Şimdi nerelerde yazıyorum? </span><br /><br />Şubat 2009'dan beri Tempo24'te hayata, ilişkilere, kalıp ve kurallara ilişkin hafif ve keyifli yazılar yazıyorum.<br /><br />Günlük tutmaktan hiç vazgeçmedim. Günlük yazmak vazgeçilmez bir ritüel gibi benim için. Ama günü gününe yazanlardan değil, beyninde boşaltılması gerekenler oldukça yazanlardanım. Bazen blog, bazen kağıt kalem kullanıyorum.<br /><br />Bir de mushaboom8 var. En istikrarlı olduğum blogum. Açıp kapayıp bir türlü devam edip etmemeye karar veremediğim blogların aksine, düzenli olarak 1-2 yazı mutlaka yolluyorum. Düzenli izleyeni o kadar çok olmamakla birlikte, günlük tıklanma sayısı epey yüksek olan bu blogta, izlediğim filmleri, gittiğim restoranları, aldığım kıyafetleri, dinlediğim müzikleri, okuduğum kitapları ve bir yerde görüp bayıldığım her şeyi yazıyorum.<br /><br /><span style="color: rgb(255, 102, 0);">- Peki bu blogun amacı ne? Yeteri kadar blogum yok muydu zaten? </span><br /><br />Ben yazma hakkında hiç bir eğitim almadım.<br /><br />İyi yazabiliyor olabilirim; ama çok daha iyi yazmak istiyorum. Yazmak hayatımın vazgeçilmezi ise ve ben bundan bu kadar keyif alıyorsam, gelişmek ve öğrenmek için de biraz çaba harcamalıyım.<br /><br />Bu benim "daha iyi yazmayı öğrenme" günlüğüm olacak. Okurlardan gelen ve beni düşündüren eleştiri mailleri, gazeteci ve yazarların otobiyografilerini okurken öğrendiklerimi, eğitici kitaplardan kaptığım püf noktaları burada kayıt altında tutacağım. Böylece yürüdüğüm yolları daha somut takip edebileceğim.<br /><br />Daha basit bir söyleyişle durduğum yerde sekiyor muyum, yoksa gerçekten bir yol katediyor muyum; hobi olarak mı kalmalı, yoksa daha ciddiye alıp üstüne düşmeli miyim kararını verebileceğim.zilloshhttp://www.blogger.com/profile/07284459759621357841noreply@blogger.com0